İzlediğiniz nostaljik dizilerde veya çocukluğunuza ait fotoğraflarda, salonun bir köşesinde delikli yapraklarıyla ortamı güzelleştiren monstera, diğer adıyla devetabanı ile karşılaşmanız muhtemel. Son yıllarda yeniden moda olan ve doğal yeşilliği kolayca eve taşımayı sağlayan deve tabanı, bakımının kolay olması ve büyük yapraklarının bulunduğu ortama dekoratif olarak da ayrı bir değer katması açısından sıkça tercih ediliyor.
Her ne kadar deve tabanının bakımı kolay olsa da, monstera bitkisi bazı püf noktalarına dikkat edilmediğinde canlılığını yitirebiliyor. Özellikle sararan yaprakları ile hayata veda etmek üzere olduğu mesajını veren bu bitki, iyi bir bakımdan geçtiğinde toparlanarak yeniden hayata dönebiliyor. Bu noktada “Deve tabanı yaprak sararması neden olur? sorusu akıllara geliyor. Monsteranızın sararmaya başlamasına neden olabilecek çeşitli faktörler aşağıda yer alıyor.
Deve Tabanı (Monstera) Yaprak Sararmasına Neden Olabilecek Durumlar
- Aşırı Sulama
- Yetersiz Sulama
- Dengesiz Sıcaklık
- Hatalı Saksı Değişimi
- Işık Problemi
- Aşırı Gübreleme
- Yetersiz Besleme
- Zararlılar Ve Hastalıklar
- Doğal Süreç
1. Aşırı Sulama
Monstera bitkisinin yapraklarında sararma fark edildiğinde ilk yapılması gereken, toprağın nem durumunu kontrol etmek olmalı. Parmak testi ile kontrol sağlandığında toprak fazlaca ıslak, soğuk ve çürüğe benzer bir kokuya sahipse büyük olasılıkla devetabanı bitkisi aşırı sulama sonucu köklerinin çürümesi problemiyle savaşıyordur.
Devetabanı bitkisinin aşırı sulanma problemi tek seferde fazla miktarda su vermekten ziyade sık sık sulama yapmaktan kaynaklanır. Bu bitkinin dikildiği toprak su tutan bir yapıya sahipse, sık sulama sonucu kök çürümesi kaçınılmaz olacaktır.
Aşırı sulanma sonucu kökleri çürüyen monsteraların yapraklarında kahverengi lekeler oluşur ve yaprakları sararmaya başlar. Toprağın kuruması için zamana ihtiyaç vardır, ancak bu da mantar oluşumuna sebep olacaktır. Hal böyle olunca kökleri çürümüş bir monsteranın geri döndürülmesi oldukça zordur, denebilir.
Çoğunlukla geri dönüşü olmayan kök çürümesine sebep olmamak için, monsteranın toprağını sık sık kontrol etmekte, özellikle sulama yapmadan önce buna gerçekten ihtiyaç olup olmadığına karar vermek için nem testi yapmakta fayda var.
2. Yetersiz Sulama
Sulama konusunda oldukça hassas bitkiler olan monsteralar, yağmur ormanları ikliminden geldikleri için kuruluğu sevmezler. Saksısındaki toprağın yanı sıra yapraklarının da nemli olmasından hoşlanan deve tabanları, drenaj deliklerinden su akmaya başlayana kadar sulanmak isterler. Susuz kaldıkları parmak testi ile kolayca anlaşılacak olan monsteralar, uzun süre susuz bırakıldığında ise yapraklarının zayıf düşmesi, zamanla kıvrılıp sararması ve kahverengi olarak kırıklanması ile susuzluk sinyalleri verirler. Susuzluktan ölmesi aşırı sulanmaya göre daha düşük bir ihtimal taşısa da, çok uzun süre sulanmayan toprağın sertleşerek suyu emmeyecek bir hale geleceği de unutulmamalıdır.
Nemli ortamları seven bu bitkiyi zaman zaman duşakabin içinde veya balkon, bahçe gibi alanlarda tamamına banyo yaptıracak şekilde sulamak nem ihtiyacını karşılamada etkili bir yoldur. Büyük yaprakları ile terleme miktarı yüksek seviyede olan bu bitkinin bütünüyle duş aldırılamadığı durumlarda yapraklarının nemli bir bezle silinmesi veya yapraklarına uygun bir püskürtme şişesiyle su püskürtmek de bitkinin görünen yüzeyleri için gerekli nemi sağlayacaktır.
3. Dengesiz Sıcaklık
Kökenleri yağmur ormanlarına dayanan ve gerçek bir tropikal bitki olan deve tabanları, kış mevsimini tanımadıkları için soğuk havayı sevmezler. Sıcaklığın 10 derecenin altına düştüğü bir ortamda büyümeye devam edemeyen bu bitkilerin, sıfırın altına düşen sıcaklıklarda ise yapraklarında sararmalar meydana gelir.
Doğal ortamlarında büyük ağaçların gölgesinde kaldıkları için daima gölgelenme şansı yakalayan monsteralar, doğrudan kavurucu güneşi veya yüksek sıcaklıkları sevmezler. Aşırı sıcak veya doğrudan güneş ışığı, monsteraları strese sokar ve herhangi bir sıcaklık stresi de yapraklarının sararmaya başlaması ile sonuçlanır. Özellikle genç yaprakları sıcağa karşı hassas olan monsteraların güneşli pencere önlerinde, iklimlendirme cihazlarının yakınında veya cereyana maruz kalan bir pencerenin yanında yer almaması, sıcaklık stresine girmesini önlemeye yardımcı olur.
Deve tabanları aşırı sıcak ve aşırı soğuk havanın yanı sıra sürekli ısısı değişen yerleri de sevmezler. Düzenli bir büyüme sağlamak ve deve tabanlarının canlılığını korumak için doğru bir yerde konumlandırılmış olduğundan emin olmak, sağlıklı bir gelişim göstermesi ve uzun ömürlü olmasında oldukça etkili bir önlemdir.
4. Hatalı Saksı Değişimi
Yakın zamanda başka bir saksıya yerleştirilmiş olan monsterada yaprak sararması durumu gözleniyorsa, bunun nedeni bitkinin yaşadığı yer değiştirme şoku olabilir. Nakil sonrası hassasiyet göstermeye eğilimi olan bu bitkiler, farklı türde bir toprağa alındığında, bu toprak türüne uyum sağlamakta zorlanabilirler. Yine yılın yanlış zamanında, özellikle kış mevsiminde saksı değiştirme, monsteralar için bir stres kaynağıdır. Saksı değiştirme sonucu sulamaya ihtiyacı var gibi görünen deve tabanı, en eski yapraklarından başlayarak sararmaya başlayacaktır.
Saksısı veya toprağı değiştirildikten sonra mevcut nemini ve besin öğelerini korumaya çalıştığı için yaprakları sararan monstera, travmasını atlattıktan ve yeni yerine alıştıktan sonra normale döner. Saksı veya toprak değiştirme işleminden oldukça etkilenen bu hassas bitkiye bu aşamada yardımcı olmak için yapılması gereken ise nakilden önceki yerine koymak, iyileşip büyümeye başladıktan sonra da sulama programına eskisi gibi devam etmek.
5. Işık Problemi
Tıpkı sıcaklıkta olduğu gibi monsteralar ışık konusunda da oldukça duyarlı bitkiler. Aşırı veya yetersiz ışık aldıklarında yapraklarında sararma meydana gelen deve tabanlarında doğrudan güneş ışığı kaynaklı güneş yanığı denen kahverengi yanıklar meydana gelir. Yaprakta oluşan bu yanıklara bağlı olarak, oluşan yanığın büyüklüğüne göre kalan yerler de sararıp yaprak tamamen ölebilir. Ancak yanık çok büyük alanlara yayılmamışsa güneş yanıkları geri dönüşü mümkün olan hasarlardır. Doğrudan güneş ışığı alan bir pencerenin önünde bulunan monsteraların birkaç metre uzağa, güneş ışığını direkt almayacağı bir yere almak, bu tür yanıkların önüne geçmek için yeterli.
Doğrudan olmayan ancak parlak olan ışığı seven monsteralar için yetersiz ışık ise doğrudan olmasa da dolaylı olarak bir sararma sebebi. Yeterince ışık alamayan monsteranın büyümesi yavaşlayacağından susuz kaldığı düşünülerek aşırı sulamaya maruz bırakılır, bu da köklerinin çürümesi ve yapraklarının sararması ile sonuçlanacaktır. Monstera bitkisinin gövdesi uzun bacaklı ve cılız görünüyorsa, yapraklarının delikleri ve yarıkları azsa – veya hiç delik ve yarık yoksa – gövdesi pencereye doğru eğilmişse, sulamalar arasında toprağın kuruması uzun zaman alıyorsa, bitkinin yeterince ışık almadığı söylenebilir. Tüm bu semptomlara bağlı stres sonucu ölüme gidebilen monsterayı kurtarmak için yakıcı olmayan parlak ışık ortamı sağlamak, mümkün değilse büyüme ışığı satın almak, monsterayı kurtarmanın en etkili yolu olacaktır.
6. Aşırı Gübreleme
Monsteraların büyüme mevsimlerinde güçlü ve sağlıklı kalabilmek için birkaç haftada bir düzenli olarak beslenmeye ihtiyaçları olur. Dengeli beslenmeyi seven monsteralar aşırı ve sık gübrelendiğinde ise toprakta biriken besin tuzları bitkide tuz yanmasına sebep olabilir. Ozmoz denen bu süreçte köklerde birikmesi gereken su buradan uzaklaşır ve yapraklarında sararmalar meydana gelir. Yine aşırı gübreleme sonucu saksıda bulunan toprağın asitliğinin azalması da sararan yapraklar demektir.
Toprak yüzeyinde biriken kabuk şeklinde beyaz bir gübre kabuğu, kenarları kahverengi ve gevrek bir hal almış yapraklar, en alttaki yaprakların sararması ve büyümenin yavaşlaması gibi etkileri olan aşırı gübrelemenin geri dönüşü mümkündür. Monsterada meydana gelen yaprak sararmasının aşırı gübreleme sonucu gerçekleştiğine karar verilmişse, toprakta bulunan fazla besin tuzlarını temizlemek için drenaj deliklerinden su akana kadar iyice sulamak yeterli olacaktır. Mümkünse sulama işlemini balkon veya bahçede bitkiye hortum tutarak yapmak veya duşta serbestçe rahatlatmak tavsiye edilir. Bundan sonraki aşırı gübrelemenin önüne geçmek için ise gübre miktarını ve besleme sıklığını azaltmak, daha hafif ve organik gübreler tercih etmek gibi yollar izlenebilir.
7. Yetersiz Besleme
Tüm bitkilerin temel besin ihtiyaçlarını karşılayan makro besinler olan Azot, Fosfor ve Potasyumun herhangi birinin eksik kalması, bitki içerisinde gerçekleşecek olan biyolojik süreçlerin işleyişini olumsuz etkiler. Monstera bitkisinde de bu temel besin maddelerinin eksik olması durumunda özellikle yapraklarından gözlemlenebilecek değişiklikler gelişir. Azot eksikliğinde Monsteralar bodur kalarak yapraklarında kloroz denen eski yaprakların sararması durumu gerçekleşecektir. Fosfor eksikliğinde de yine büyümede gerilik gösteren ve yaprak ve gövdeleri koyu kırmızı- kahverengi bir hal alan monsteralar, Potasyum eksikliğinde ise yaprak kenarlarında esmerleşme ve yanma, eski yaprakların sararması gibi durumlarla karşı karşıya kalırlar.
Monsteralarda meydana gelen yaprak sararmalarının yetersiz beslenmeden kaynaklandığı düşünülüyorsa, dengeli ve organik gübreler kullanılarak yapılan beslemeler yeniden canlanmasını sağlayacaktır. Ancak unutmamak gerekir ki yetersiz beslenme, deve tabanları için düzeltilmesi en kolay sağlık sorunlarından. Eğer yapraklarda sararma mevcutsa, öncelikle şüphelenilen diğer sebeplerin ortadan kaldırılması yoluna gitmek, kalıcı ve etkili bir kurtuluş sağlamak için gerekli.
8. Zararlılar Ve Hastalıklar
Monsteraları hasta ederek yapraklarının sararmasına neden olan üç tür hastalık vardır: antraknoz, küllenme ve yaprak mantarı. Her birinin farklı belirtileri olan bu hastalıkların belirlenmesi ve tedavi edilmeleri ise dikkatli bir gözlemle mümkün. Örneğin yapraklarında sarı lekelerle başlayarak zamanla kahverengi bir hal alan ve zamanla tüm yaprağı tüketmek için içe doğru yayılan antroknoz, bir çeşit mantar hastalığıdır ve gövdede de kahverengi kanserli lezyonlara sebep olur. Bu hastalığın yayılmasını önlemek için enfekte olan bölümün gövdeden kesilerek ayrılması ve kesim esnasında kullanılan budama makasının her kesimde alkolle temizlenmesi gerekir. Kesim sonrası yapılacak bakır bazlı bir mantar ilacı uygulaması, henüz belirti göstermeye başlamamış olan ancak tehdit altında kalan sağlam bölümlerin korunması için etkili olur.
Bitkinin içerisinde başlayarak yaprak ve gövdeyi tüketen antraknozun aksi bir durum olan yaprak mantarı lekeleri ise, monstera yapraklarını dışarıdan yemeye başlayan ve zamanla yaprağın içine giren bir mantar türüdür. Yaprak mantarları monsteranın yaprakları üzerinde sarı leke kümelerinin oluşmasına neden olur. Oluşan bu kümeler eşmerkezli daireler görünümündedir ve her bir halkanın ortasında siyah ya da kahverengi bir mantar bulunur. Yaprağa ışık tutulduğunda lekelerin etrafı ıslak görünür ki bu mantarın yaprağı sindirmeye başladığı anlamına gelir. Monstera yakınlarında bulunan bir ortam nemlendirici ile bu hastalığın tedavisini kolaylaştırmak mümkün.
Monsterayı tehdit eden diğer hastalık olan küllenme ise yaprakların üzerinde beyaz toz görünümündeki mantar tabakaları ile tanımlanır. Kontrol altına alınmadığında zamanla tüm yaprakların sararmasına sebep olan bu küllenmenin ilk tedavi yolu diğer hastalıklarla aynı seyreder.
9. Doğal Süreç
Monsteranın yapraklarını sarartan ancak herhangi bir önlem ve müdahale gerektirmeyen tek sebep, bitkinin doğal süreç içerisinde eskiyen yapraklarından kurtulma isteğidir. Yeni yapraklar kadar kuvvetli olmadığı için bitkinin tamamına yeterince fotosentez sağlayamayan eski yapraklar, içerisindeki besin boşaltıldıktan sonra sararır ve kökten ayrılır. Eski yaprak veya yapraklar sararmış ancak yeni olanlar oldukça canlı ve sağlıklı görünüyorsa, endişe etmeden sararan yaprağın düşmesini beklemek gerekir çünkü doğal süreç içerisinde sararan yapraklar bir daha yeşil renge dönmeyecektir.