Yeni bir ev satın alırken ya da kiracı olarak yeni bir eve taşınırken bu evde çeşitli özelliklerin bulunmasına dikkat eder, ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğümüz işlevselliğe en yakın olan evi bulduğumuzda ise buraya taşınmaya karar veririz. Ancak bir deprem ülkesi olan ve birçok şehri deprem kuşağında yer alan ülkemizde konutları değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken en önemli nokta, bu evin ve bulunduğu binanın depreme dayanıklı olup olmadığıdır. Depreme dayanıklı bir binada yaşıyor iseniz deprem anında can ve mal güvenliğiniz için bir güvence oluşturmuş olabilirsiniz. Yıllardır ülkemizde yaşanan bütün büyük şiddetli depremlerde, projesine sadık kalınarak ve yeterince sağlam inşa edilmiş binaların çok büyük şiddetteki depremlerden bile en az ölçüde etkilendiği gözlemlenmiştir.
Yaşam alanı olmasının yanı sıra yatırım amacıyla da birçok kişinin ilk gayrimenkul tercihini oluşturan konutların sağlam, uzun ömürlü ve depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi, yalnızca can güvenliği sağlamakla kalmaz, yatırım açısından da akıllıca bir adım anlamına gelir. Bir yapının depreme dayanıklı olup olmadığını belirlemek için geliştirilmiş olan çeşitli testler bulunur. Ülkemizde 1999 yılında Gölcük ve Düzce merkezli olarak yaşanmış olan büyük ve etkili depremlerin ardından uygulamaya konan deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilmiş yapılar yaşı itibariyle de genç yapılar olsa da, eski olduğu halde bu testlerden başarıyla geçebilen yapılar da mevcuttur. Bununla birlikte, henüz birkaç yıllık ve estetik açıdan da kusursuz görünen binaların depreme dayanıklı olduğuna peşinen karar vermek mümkün değildir. Bunun kararını vermek için aşağıda listeleyeceğimiz maddeler açısından binanızı değerlendirerek yapınızın depreme dayanıklı olup olmadığını belirleyebilir ve gerekli önlemleri almak için harekete geçebilirsiniz.
Binanın Yaşı
Herhangi bir binanın tercih edilirken bakılan ilk özelliklerinden biri bina yaşıdır. Birçok kişi tarafından genel kabul görmüş bir gerçek vardır ki belli bir yaştan sonra binalarda yorgunluk meydana gelir, kullanılan malzemelerin dış etkenler de etkisiyle dayanıklılığını yitirmesi ve yıpranması da kaçınılmazdır. Yağmur, kar suları, rutubetli hava koşulları, aşırı ısıya maruz kalma gibi çevresel faktörler göz önünde bulundurulduğunda, bina yapımında kullanılan tuğlalarda çürüme, demirlerde paslanma gibi eskimeler meydana gelecektir. Hal böyle olunca, eskiyen yapı malzemelerinin bina oluşumunu ayakta tutarken yeterince direnç gösterememesi de doğaldır. Öte yandan, son olarak 2018 yılında düzenlemesi gerçekleşen deprem yönetmeliği ile çeşitli denetimlere tabi tutulan yeni yapıların deprem açısından daha dayanıklı olması beklenir. Ancak her ne olursa olsun bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığına karar vermek için yaşına bakmanın tek başına yeterli olmayacağını unutmamak gerekir.
Binanın Temeli
Bina inşa edilirken temel ne kadar güçlü ve kaliteli malzemelerle atılırsa, bina da o ölçüde sağlam, dayanıklı ve uzun ömürlü olur. Sağlam bir temel üzerine kurulmadığı takdirde, binanın üst katlarında kullanılan malzemenin, kusursuz projenin ve projeye sadık kalınan kat uygulamalarının değeri de düşer.
Bina Lisansı
Bir binanın güvenlik koşullarına uygun olarak üretilmesinin en büyük göstergelerden biri, binanın lisansa yani inşaat ruhsatına sahip olmasıdır. Eğer otorduğunuz ya da oturmayı düşündüğünüz binanın ruhsatı bulunmuyorsa, yapının hiçbir şekilde denetlenmemiş olduğunu unutmamak gerekir. Bu durumda, bina inşa edilirken herhangi bir deprem yönetmeliğine uyulmayacağı gibi, kaçak yapı olarak adlandırılan bu binalarda deprem anında meydana gelen zararlar için herhangi bir yasal işlem de uygulanamaz.
Binanın Tasarımı, Kolon ve Kirişlerin Durumu
Binanın tasarımını oluşturan projesi, en başta binanın depreme dayanıklı olup olmadığı ile ilgili fikir verebilir. Henüz inşa edilmemiş bir binanın projesine bakarak bu projeye uygun yapının depreme dayanıklı olup olmadığına karar vermek mümkündür. Proje olarak depreme dayanıklı bir şekilde tasarlanmış ise de uygulamaya konulduğunda bu planlamaya sadık kalındığından emin olmak gerekir. Bunun için de binanın iskeleti olarak kabul edilen ve binanın ayakta kalması için gerekli güç merkezini oluşturan kolon ve kirişleri gözden geçirmek gerekir. Her bir katın dikey duvarları arasında yer alan ve sütunlar halinde uzanan bloklara kolon, yatay olarak yerleştirilen ve yatay ortak olarak iş gören bloklara ise kiriş denir. Bu birimlerin varlığı kadar binanın kat sayısına ve büyüklüğüne göre olması gereken kalınlık ve içermesi gereken malzemelerin varlığı da sağlamlık ve dayanıklılık açısından büyük önem taşır. Binanızın depreme dayanıklı olup olmadığını araştırırken incelemeniz gereken ilk yapısal destek parçaları kolon ve kirişlerdir denebilir.
Binada Kullanılan Malzemelerin Kalitesi ve Miktarı
Binanın inşa edildiği alanın, projenin doğruluğu ve uygulanabilirliği kadar yapım aşamasında kullanılan malzemelerin kalitesi de binanın depreme dayanıklılık durumunu etkiler. Binanın kolon ve kirişlerinde kullanılan demirlerin sağlam ve dayanıklı olması, beton içerisinde kullanılan kum, çakıl ve diğer malzemelerin oranı ve inşaat yapımına uygunluğu, tercih edilen tuğla ve diğer ürünlerin binanın yapısına ve büyüklüğüne uygunluğu, binanın gücünü ve ömrünü doğrudan etkileyen unsurlardır.
Binanın Nem Düzeyi
Binaların su tesisatı ve yalıtımı, binanın kolay yorulmasını önlemek ve malzemelerin kalitesini korumak için önemli birer kriterdir. Su tesisatında meydana gelen arıza sebebiyle oluşan sızıntıların yanı sıra yağmur suyu, eriyen kar ve buz suları gibi sıvıların kolayca emilmesi ve hapsolması kaynaklı bir rutubet varlığı söz konusuysa, bu binanın yapı malzemelerinde hasar meydana gelebilir, demirlerde paslanma ve duvarlarda çatlaklar- çürükler oluşabilir. Bu sebeple binanın deprem direncini de azaltan rutubeti anlamak için ise binanın bodrum katını incelemek gerekir. Yüzey sularına en fazla maruz kalan bodrum katında herhangi bir nem ve rutubet izi gözlenmesi durumunda bu binanın yapısal bozulmalara maruz kaldığı düşünülerek neme karşı koruma sağlamak adına gerekli önlemleri almak gerekir.
Çatlaklar
Binanın bütünlüğünü bozan çatlakların varlığı, binanın deprem riskini artıran faktörlerin başında gelir. Söz konusu binanın daha önce hasar aldığı mesajını veren çatlaklar, aynı zamanda binanın yeterince sağlam olmadığı ve ciddi bir deprem anında daha fazla zarar göreceği için önlem alınması gerektiği anlamına da gelir. Yeni bir ev satın alırken ya da kiralarken, bu tür çatlaklar göz ardı edilmemeli, boyutları ve konumları değerlendirilerek durum değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Binanın Konumu
Binanın inşa edildiği alanın zemin yapısı, bina ömrünün ve deprem anındaki hareketlerinin büyük ölçüde belirleyicisidir. Sözgelimi yumuşak toprak katmanlarından oluşan bir zemine oturtulan binalar depremin şiddetini daha yüksek yaşarken sert ve sağlam zeminde yapılandırılmış binalar aynı şiddetteki depremi daha az sarsıntı ve etkiyle yaşar. Bu konuda yapılması gereken ise, bina toprağı araştırma raporu talep ederek binanın yer aldığı zeminin yapısını gözden geçirmek olmalıdır.
Binanın Kat Sayısı
Mevcut deprem yönetmeliğine göre, depremde binanın göstereceği dayanıklılık seviyesini kestirebilme açısından binanın kat sayısı önemlidir. Büyüklüğü 7 ve üzeri bir deprem olma olasılığı olan fay hatları üzerinde kurulan yerleşim bölgelerinde, binaların 7’den daha az kat bulundurması gerekir. 7 kattan daha yüksek inşa edilmiş betonarme binaların depreme karşı gösterdiği direncin azaldığını unutmamak gerekir.
Deprem Dayanıklılık Testi Sonucu
Deprem dayanıklılık testi, bir binanın depreme hazır ve dayanıklı olup olmadığını bildiren bir testtir. Çeşitli özel firmalar tarafından sunulan deprem dayanıklılık testi hizmeti ile ilk olarak binanın genel ve basit incelemesi yapılır. Göze çarpan semptomlar mevcutsa bunların düzeyi belirlenir. Ardından yapılan çekirdek testi ile binanın çeşitli bölgelerinden alınan örnekler incelenerek yorumlanır. Binaların iskeletini oluşturan ana yapı malzemesi demirlerin durumu da incelendikten sonra sismik aletlerle bir hasar tespiti hazırlanır ve tüm adımlar tamamlandığında evin genel deprem dayanıklılık raporu hazırlanır. Herhangi bir ev satın almadan ya da bir eve yerleşmeden önce mutlaka bu raporun talep edilmesi ve incelenmesi gerekir.
Tüm bu özellikler gözden geçirilip gerekli değerlendirmeler yapılığında binanın durumuna göre bina temelinde, kolon ve kirişlerinde yapılacak güçlendirmeler ve sağlamlaştırma çalışmaları, binanın dayanıklılığını artıracağı gibi ömrünün uzamasını da sağlayabilir. Ancak bir kere sağlamlaştırma yapıldıktan sonra da buna tamamen güvenmemekte ve düzenli olarak dayanıklılık testi yaptırmakta fayda vardır. Alanında uzman mimar ve mühendislerin ortak çalışmalarıyla hayata geçirilen, sismik yalıtım denen deprem yalıtımı da profesyonel şirketler aracılığıyla yaptırabileceğiniz deprem önlemleri arasında yer alır. Gerekli tüm önlemler alındıktan sonra da son olarak deprem sonrası hizmetler sunan DASK – zorunlu deprem sigortası ile tüm gayrimenkuller güvence altına alınmış olur.